Sıkça Sorulan Sorular

1.BEN(NEVÜS) NEDİR?

Türkçe’de BEN adıyla anılan NEVÜS’ler doğumda veya sonradan ortaya çıkabilen embriyoner kökenli, derinin bir veya birçok yapısını ilgilendiren sınırlı gelişim bozukluklarıdır. Burada adı geçen yapılar: Kan ve lenf damarları(damar benleri); kıl-yağ bezi birimi ve ter bezi gibi deri ekleri veya bağ doku olabilir. En önemlisi ise deri renginden sorumlu melanosit (nevüs hücresi) adı verilen pigment hücrelerinden oluşan melanositik nevüslerdir. Doğuştan veya sonradan(edinsel) olabilirler. Basit edinsel melanositik nevüsler: junktional, dermal(et beni), bileşik nevüslerdir. Displastik (atipik) melanositik nevüslerin bir kısmı zaman içinde, bazen güneşin de etkisiyle kansere dönüşme riski taşırlar.

2- KANSER TEHLİKESİ OLAN BENLER NASIL TANINABİLİR?

Melanom riski taşıyan bu benlerin hasta tarafından anlaşılması zordur. ABCD kuralı atipik nevüsü tespit etmede yardımcı olabilir. Asimetri, düzensiz ya da belirsiz sınırlar ve homojen olmayan renk dağılımı. Atipik nevüsler genellikle sıradan benlerden daha büyük ve sınırları düzensiz ya da belirsiz olabilir. Renk çeşitliliği ve düzensizlik görülür (renkleri pembeden kahverengiye kadar değişebilir). Düz ya da kabarık olabilirler. Bazı durumlarda ortaları kabarık ve daha koyudur; kızarmış yumurtayı andırırlar. Birden çok atipik nevüsü olan ve ailesinde melanom öyküsü olan bireylerde melanom gelişme riski daha yüksektir, bu yüzden düzenli olarak bir dermatolog tarafından kontrol edilmelidirler. Doktorunuzun tarif edeceği ABCD kuralına göre bireysel deri muayenesi çok önemlidir. Eğer ABCD kuralını kendi nevüslerinize uygular ve bu kriterlere uyan bir nevüs fark ederseniz, bir dermatolağa danışın çünkü atipik nevüs ve melanomu ayırt etmek zordur.

3. BENLERİN HEPSİ KAHVERENGİ VEYA KOYU RENKLİ MİDİR?

Melanosit dışı yapılardan kaynaklanan benlerin çoğu deri renginde, kırmızı, sarı veya kahverenginin çeşitli tonlarında olabilir. Et beni adı verilen ve aslında yine nevüs hücresinden kaynaklanan benlerin bir kısmı da deri renginde veya pembe renklidir.

4. DERİDEKİ KAHVERENGİ BENEKLERİN HEPSİ “BEN” MİDİR?

Deride benlerle karıştırılabilen iyi huylu kahverengi beneklere de sıklıkla rastlanabilir. Nevüs hücresi sayısında değişiklik olmadan sadece pigment yapımında artış nedeniyle oluşan çiller(efelit) oldukça sık görülür ve tamamen iyi huylu lezyonlardır. Yazın artıp, kış mevsiminde azalırlar. Çillere benzer şekilde güneşle artıp, renkleri koyulaşan ancak, kışın gerilemeyen güneş lekelerinin bir kısmı tamamen iyi huylu iken bazı güneş lekeleri(lentigo solaris) nadir olarak malignite öncüsü olabilirler.

5. HANGİ BENLER TEHLİKELİDİR?

Doğuşta olan benlerin 20cm’den büyük olması ve çocukluk çağında benlerin sayıca çok olması malignite riskini arttıran faktörlerdendir. Edinsel melanositik benler oldukça sıktır, ancak çok az bir kısmı malign değişim gösterebilir. Dış görünüşüyle risk taşıyan benlerin kesin tanısı ancak, dermoskop adı verilen, benleri büyüterek incelemeye imkan veren bir alet yardımıyla bu konuda deneyimli doktorlar tarafından konulabilir.

6. BENLERDEKİ HANGİ DEĞİŞİKLİKLER ÖNEMLİDİR?

Ayrıca, A(Asimetri), B( kenar), C(renk), D(çap) şeklinde İngilizce baş harfleriyle ABCD kuralına göre atipik veya riskli hal almış benler hastalar tarafından da anlaşılabilir. Bunun için benleri dikkatle gözlemek gerekir.

Asimetri: Atipik melanositik nevüsler sıklıkla ayna-imge simetrisinden yoksundur. Daha fazla asimetri, daha fazla atipiklik olasılığına işaret eder.

Kenarlar: Atipik melanositik nevüsler sıklıkla düzensiz ve belirsiz kenar özelliği sergiler, ancak melanomun tipik çentikli ya da fistolu kenar özelliğini göstermeyebilir.

Renk: Atipik melanositik nevüsler sıklıkla çok renklidir. Bunlar sıklıkla kahverenginin 2 veya 3 farklı tonuyla, örn: ten rengi, kahverengi ve koyu kahverengi gibi, birlikte olan düzensiz bir pigmentasyon sergiler. Ayrıca ten renginde, pembe, gri veya kahverengi-siyah renkte alanları olabilir.

Boyut: Atipik melanositik nevüsler herhangi bir çapta olabilirler ama genellikle 3-15mm arası değişirler. Genellikle artan çap ile atipi olasılığı arasında pozitif bir korelasyon vardır.

7-HANGİ BENLER DÜZENLİ TAKİBİ GEREKTİRİR?

Doğuşta 20 cm’den büyük olan benler; doktor tarafından “atipik nevüs” olarak değerlendirilmiş olan benler; ailesinde veya kendisinde geçirilmiş Melanom öyküsü olan kişilerdeki benler ve sayıca tedricen artış gösteren benler belirli aralarla takip gerektirir.

8-DOĞUMDAN BERİ VAR OLAN BENLER ZARARLI MIDIR?

Doğumda mevcut olan benlere “Konjenital melanositik nevüs” denir. Nadiren lezyonlar doğumdan sonra veya 2 yıl içerisinde belirirler. Bu benlerden çapı 2cm den küçük olanlarında melanom riski yok kabul edilir. Çapları 2-20 cm arasında olan benlerden düşük de olsa melanom gelişebilir. 20 cm den büyük benlerden melanom gelişme riski yüksektir.

9-HANGİ BENLER ÇIKARTILMALI

Genç kişilerde yeni benler çıkmaya devam edebilir ve zamanla büyüyüp değişebilirler. Benlerin  bu normal seyrini göz önünde bulundurmak gerekir.

(1) Benlerde değişiklik olması; (2) melanom kuşkusu taşıyan atipik klinik görünüm; (3) kozmetik nedenler ve (4) tekrarlayan irritasyon (tahriş) olan benler çıkartılarak patolojik olarak incelenir. Bunun dışında, rutin olarak benlerin çıkartılması için bir neden yoktur.

10-BENLER LAZER İLE TEDAVİ EDİLEBİLİR Mİ?

Hangi benlerin ileride malign değişim gösterip göstermeyeceği bilinmediğinden her kahverengi lezyonun lazer ile görünümünde değişiklik yapacak girişimler doğru değildir. Biyopsi ile tanısı kesin olan Becker nevüs bunun dışında tutulabilir. Ayrıca pigmende olmayan dermal nevüsler ( ki mutlaka doktorun tanı koymuş olması gerekir) de uygun lazer cihazlarıyla kozmetik olarak tedavi edilebilirler.

11-BENLERDEN KANSER GELİŞİR Mİ?

Derinin en kötü huylu kanseri olan melanomların ortalama 1/3’ünün bir nevüsten geliştiği gösterilmiştir. Melanositik nevüs sayısındaki artış, melanom riskini arttırır.

12-GÜNEŞİN MELANOM GELİŞMESİNDE ROLÜ VAR MIDIR?

Yoğun ve aralıklı güneş maruziyeti olan  açık renk tenlilerde; yoğun güneşli yerlerde tatil alışkanlığı olan ve yüksek sosyoekonomik düzeyi olanlarda;  tekrarlayan ve ciddi güneş yanığı geçirenlerde, çocuklukta güneş yanığı olanlarda, genç erişkinlerde melanom riskinin arttığı gösterilmiştir. Güneşteki Ultraviyole B (UVB) ve UVA ışınları; Hücre transformasyonu, DNA hasarı ve apoptoza neden olarak Melanom gelişmesine sebep olmaktadır.

13-MELANOMA İÇİN RİSK FAKTÖRLERİ NELERDİR?

  • Genetik yatkınlık
  • Ultraviyole
    • Çocuklukta güneş yanığı öyküsü
    • Açık tenlilerde aralıklı- yoğun ışın maruziyeti
  • Ailede displastik nevüs/melanom öyküsü(%10 risk)
  • Kendisinde Melanom öyküsü(%3-5 risk)
  • Melanositik nevüs sayısı(>50) ve boyutu(>5mm)
  • Büyük konjenital nevüs(>20cm) (%5-20 risk)
  • Displastik nevüs sayısı(>5)
  • Yüksek sosyoekonomik düzey
  • Deri tipi I-II
  • İmmunsüpresyon (3 kat artmış risk)
  • Güneş koruyucu kullanmak?, gebelik?, OK ?

14-BENLERİN SAYISI NEDEN ARTAR; ÖNLENEBİLİR Mİ?

Genç kişilerde yeni nevüsler çıkmaya devam eder ve yaşla birlikte büyüyüp değişebilir. Benlerin çıkışını önlemek mümkün değildir. Benlerin bu normal gelişimi göz önünde bulundurularak, onları çıkarttırmak için aşırı çaba içinde olunmamalıdır. Ancak; Ben oluşumuna neden olan bazı deri hastalıkları, bağışıklık sistemini baskılayan ilaçlar ve hastalıklar, kanserler, atopi, bazı hormonal bozukluklar ve gebelik benlerin sayısı sayısında artışa ve büyümelerine neden olabilirler. Bu hastalıkların tanısı için Dermatoloğunuz size yardımcı olacaktır.

15-GENİTAL BÖLGEDE ve AĞIZDA BEN OLUR MU?

Çoğunluğu  iyi huylu kahverengi “melanozis” olmakla birlikte, nadir de olsa bu bölgelerdeki benlerden de melanom gelişebilir. Çoğu kez tanıda gecikme olur.

HİPERHİDROZ = AŞIRI TERLEME TEDAVİSİNDE BOTOX

1-HİPERHİDROZ NEDİR?

Hiperhidroz ekrin ter bezlerinin aşırı fonksiyonu sonucu deri yüzeyine salınan ter miktarının artmasıdır. Tutulan vücut yüzeyine göre, bölgesel veya jeneralize olarak sınıflandırılabilir. Jeneralize hiperhidroz çeşitli hastalıklarda ortaya çıkar. Lokalize hiperhidrozlar içinde en sıklıkla, primer bölgesel hiperhidroz (emosyonel hiperhidroz) olarak adlandırılan, el içi, ayak tabanı, koltuk altı ve alındaki aşırı terleme görülür.

2-AŞIRI TERLEME BİR HASTALIK GÖSTERGESİ OLABİLİR Mİ?

Aşırı terleme, Primer fokal hiperhidoz dışında, sekonder olarak da altta yatan bir hastalığın göstergesi olabilir. Bunlar;Gustatuar hiperhidroz, idiyopatik unilateral lokalize hiperhidroz, bazı sendrom ve hastalıklara eşlik eden lokalize hiperhidroz, kompansatuar hiperhidroz, granulozis rubra nasi, nörolojik hastalıklar, akson refleks terleme şeklinde sıralanabilir.

3-HİPERHİDROZDA TEDAVİ SEÇENEKLERİ NELERDİR?

Primer hiperhidrozda genel önlemler dışında, topikal tedaviler, botulinum toksini tedavisi, iyontoforez tedavisi, sistemik tedaviler ve cerrahi tedavi seçenekleri yer almaktadır.

4-BOTOX nedir?

BOTOX “Botulinum Toksin’’ anaerobik bir bakteri olan Clostridium botulinum tarafından üretilir. Şimdiye kadar A, B, C1, D, E, F, G olmak üzere 7 tane serolojik alt tipi bildirilmiştir. Geçici kas felci yaptığı için bazı nörolojik hastalıkların tedavisinde ve yüz kaslarının kasılmasını geçici zayıflatma etkisiyle kozmetik amaçla yaygın olarak kullanılmaktadır.

5-BOTOX UYGULAMASINDA AMAÇ NEDİR?

Aşırı terleme tedavisinde, iğne ile deri içine verilen Botox ekrin ter bezlerini innerve eden sempatik sinir uçlarından asetilkolin salınımını engelleyerek terlemeyi azaltır. Bölgesel hiperhidroz, erkin ter bezlerinin yapısal bozukluğundan değil, bezin aşırı çalışmasından ileri geldiği için, tedavide ter bezini hedef alan bu yaklaşım ideal görünmektedir.

6-AŞIRI TERLEME TEDAVİSİNDE BOTOX NASIL UYGULANIR?

Terleme derecesi ve terleme alanına göre uygulanacak ilaç miktarı ve uygulama bölgeleri değişkenlik gösterir. Sulandırılmış ilaç çok ince uçlu iğnelerle ter bezlerinin yer aldığı derinin orta tabakasına 1-2 cm aralıklarla enjekte edilir. Ağrıyı azaltmak için, öncesinde topikal ve bölgesel anestezi uygulanabilir.

7-BOTOX UYGULAMA İŞLEMİ NE KADAR SÜRER?

İlacın hazırlanmasıyla birlikte yaklaşık 15 dakikalık bir uygulamadır. Topikal anestezi yapılırsa, bunun için de 30 dakikalık ek süre yeterlidir.

8-İLACIN ETKİSİ NE ZAMAN BAŞLAR, NE KADAR SÜRER?

Tedavi yapıldıktan 2-3 gün sonra terleme azalmaya başlar. Etki 1-2 haftada artarak devam eder ve yaklaşık 3-6 ay sürer. Bu tedavinin süresi kişiden kişiye değişkenlik göstererek beklenenden daha uzun veya daha kısa olabilir.

9-BOTOX UYGULAMASI ACI VERİR Mİ?

Çoklu iğne batırılması nedeniyle duyulan rahatsızlıktan daha fazla bir acı hissi beklenmez. Enjeksiyonlar çok ince iğnelerle yüzeysel olarak yapılır. Oluşabilecek acıma hissi dışarıdan sürülen anestezik kremlerle engellenebilir.

10-TEDAVİDEN ÖNCE HASTANIN DİKKAT ETMESİ GEREKEN HUSUSLAR NELERDİR?

Tedavinin başarısını arttırmak veya oluşabilecek yan etkileri azaltmak için tedaviden önce gebelik, emzirme, sinirsel veya kas hastalığınız ve allerjik bir bünyeniz, herhangi bir nedenle kullandığınız ilaçlarınız varsa mutlaka bildiriniz.

11-TEDAVİDEN SONRA HASTANIN DİKKAT ETMESİ GEREKEN HUSUSLAR:

Tedavinin başarısını ve yan etkilerini değerlendirmek üzere işlemden 7 gün sonra kontrole gelmeniz istenir. Doktorunuz gerekli görürse 1-2 hafta sonra ikinci bir uygulama önerebilir.

12-ORTAYA ÇIKABİLECEK YAN ETKİLER NELERDİR?

Tedavi edilen alanda işlem sırasında ağrı, işlem sonrasında bazen geçici morarma gelişebilir.Derin enjeksiyon yapılırsa el parmak hareketlerinde geçici kuvvet azlığı gelişebilir.

13-BOTOX UYGULANMASINDA SAKINCA OLAN KİŞİLER VAR MI?

Gebelik, emzirme dönemi, 12 yaş altındaki çocuklara; miyastenia gravis, miyopati gibi kas ve sinir hastalıkları olanlara Botox uygulanmamalıdır. Aminoglikozid, E vitamini, aspirin ve ağrı kesici kullananlara, ilaç tedavisi kesildikten sonra uygulanır.

14-BOTOX’U KİMLER UYGULAR?
Sadece bu konuda deneyimli doktorlar tarafından yapılmalıdır.

PRP HAKKINDA

1-PRP Nedir?

PRP “Platelet Rich Plazma :trombositten zenginleştirilmiş plazma’’adı verilen tedavi yönteminin kısaltılmış ismidir.Bu uygulama kişiden alınan az miktarda kanın özel bir tüpe konularak santrifüj işlemine tabi tutulduktan sonra, bileşenlerine ayrıştırılması ve elde edilen az miktardaki ‘’trombositten zenginleştirilmiş plazma’’ nın yine aynı kişiye enjeksiyon yoluyla geri verilmesini temel alır.

2-PRP Uygulamasında amaç nedir?

Kan hücrelerinden biri olan trombositler (platelet) vücudumuzdaki hasarlı dokuların onarımı ve doğal hallerine dönmelerini sağlayan ‘’büyüme faktörleri ‘’ içerir. Dokuda herhangi bir hasar oluştuğunda kandaki trombositler  bu hasar alanına toplanarak bir onarım sürecini başlatır. PRP uygulamasının amacı ise hedef dokuya kan dolaşımı ile taşınabilecek olandan çok daha fazla sayıda trombositi verebilmektir, böylece hasarlı dokunun onarımı da bu kadar hızla ve güçlü bir şekilde başlar ve daha çabuk sonuçlanır, çünkü PRP ile elde edilen trombositlerin yoğunluğu kandakinden 2 ila 4 kat fazladır.

3-PRP uygulaması bir kök hücre tedavisi midir?

Kök hücre tedavisi veya hücresel tedavi bir yaralanma veya hastalığı tedavi etmek amacıyla hasar görmüş olan bir organa yeni hücrelerin tanıtılması anlamına gelmektedir. PRP uygulamasında ise hasarlı dokunun onarımı için onarımı başlatan ve uyaran bir faktör olarak trombositlerden yararlanılmaktadır, iki uygulama bu anlamda birbirinden farklıdır.

4-PRP uygulaması nasıl yapılır?

Uygulamanın yapılacağı kişiden özel kit içeren tüplere(1-3 tüp:8-23 ml)kan alınır. Santrifüj cihazında ayrıştırılınca trombositlerden zengin sıvı kısım tüpün üst bölümünde birikir(PRP). Maksimum etki elde etmek için, bu maddenin en kısa sürede (10-20 dak) deriye uygulanması gerekir, çünkü trombositlerdeki büyüme faktörleri zamanla azalmaktadır. PRP; deriye dolgu maddesi enjekte eder gibi veya mezoterapideki gibi uygulanabilir. Roller gibi bir işlemin ardından uygulanırsa, onun da deriyi uyarıca etkisi tedavi sonucunu olumlu yönde etkiler.

5. PRP’nin dermatolojik kullanım  alanları nelerdir?

Kronik bacak yaraları(varis veya Diyabetik hastalarda görülen), yüzdeki kırışıklıkların giderilmesi, deri gençleştirme, akne izleri, saç dökülmesi, deride özelikle yaşa bağlı kahverengi lekeler, ablatif lazer, kimyasal peeling, roller uygulamalarında yara iyileşmesini arttırmak ve hızlandırmak için .

6-Bu tedavinin uygulaması ne kadar sürer?

Ürünün hazırlanmasıyla birlikte yaklaşık 30 dakikalık bir uygulamadır. Uygulama tekniği ve uygulayıcının deneyimine göre süre çok az değişebilir. Gerekirse topikal anestezi yapılabilir, bunun için de 30 dakikalık ek süre yeterlidir.

7-PRP uygulamasında olumlu etki ne zaman görülür?

Uygulamanın hemen ardından deride parlak ve canlı bir görünüm ortaya çıkar.

Daha sonra bu parlak görünümde biraz gerileme olur, ancak 3 veya 4 uygulamadan  (yani 1 kür uygulandıktan) 1 ay sonra belirgin bir kalıcı etki elde edilir.

8-Etkinin tam olarak sağlanması için kaç uygulama yapmak gerekir?

Tam bir etki elde etmek için en az 3 veya 4 uygulama gerekmektedir.

9-Bu uygulamada istenmeyen etkiler söz konusu mudur?

Hastaya kendi kanından üretilen bir metaryal (PRP) verilmektedir. Yapılan işlem yara olmaksızın veya rollerla tahrip edilmiş yerde yara iyileşme sürecini başlatmak ve hızlandırmaktır. İstenmeyen bir etki ile karşılaşma olasılığı oldukça düşüktür. Skar dokusu oluşturmaz, lekeye yol açmaz, antikor oluşumu ve malign dönüşüm yoktur. 

10-PRP Uygulamasının yapılmasında sakınca olan kişiler var mı?

Trombosit sayısı yetersiz olan hastalarda, karaciğer hastalığı olanlarda, kanser hastalarında bu uygulama yapılmamaktadır. Akut ve kronik enfeksiyonlarda, gebelerde,  kan ve kan ürünlerine karşı hassasiyeti olduğu bilinen kişilerde de PRP uygulamasından kaçınılmalıdır. Anemik kişilerde plazma ayrışması yeterli düzeyde sağlanamaz.

11-PRP Uygulamasını kimler yapar?

Sadece bu konuda deneyimli doktorlar tarafından yapılmalıdır.

12-PRP Uygulaması acı verir mi?

PRP’nin  derinin bağ doku tabakasına ulaşması için dolgu enjeksiyonu veya çeşitli mezoterapi teknikleri kullanılır. Kan alınması esnasında duyulan rahatsızlıktan daha fazla bir acı hissi beklenmez. PRP ile mezoterapi uygulaması, çoğunlukla çok ince iğnelerle derinin 1,5 mm derinliğine yapılır. Dermoroller veya Dermapen uygulamasının ardından da PRP kullanılabilir. Bu sırada olabilecek acıma hissi dışarıdan sürülen anestezik kremlerle engellenebilir.

13-Bu uygulamada istenmeyen etkiler söz konusu mudur?       

PRP uygulamasında hastanın kendi kanı kullanıldığı için herhangi bir alerjik reaksiyon görülmesi söz konusu değildir. Yapılan işlem basitçe yara iyileşmesi sürecini başlatmak ve hızlandırmaktır. Uygulama sonrasında deride hissedilen gerilme hissi 1-2 saat içersinde kaybolur.

14 –PRP uygulamalarındaki fiyat farkı neden kaynaklanmaktadır?

Çeşitli PRP hazırlama yöntemi olsa da bunların çok azı FDA tarafından onaylanmıştır. Farklı sistemlerle elde edilen plazmadaki trombosit konsantrasyonları 2-8 kat artmış olur, dolayısıyla içerdikleri büyüme faktörleri farklıdır.(www.regenlab.com) Elde edilen trombosit konsantrasyonları yüksek olan PRP hazırlama kitleri daha pahalıdır. Uygulayıcılar FDA’nın onayladığı ve daha fazla büyüme faktörü elde edilebilen sistemleri tercih etmelidir. Piyasada maalesef değişik yollarla daha ucuz ve etkinliği tartışmalı olan maddeler bu amaçla kullanılmaktadır.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

You may use these HTML tags and attributes: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <strike> <strong>